Paralelkenar

Paralelkenar Konu Anlatım Notları

Faz 20 Paralelkenar Konu Anlatımı ve 12 Adet Örnek Soru Çözümü Sayfa 150, 151, 152 ve 153

Paralelkenar Konu Anlatım Videosu

 

Paralelkenar Alan Özellikleri Konu Anlatım Notları

Faz 21 Paralelkenar Alan Özellikleri Konu Anlatımı ve 14 Adet Örnek Soru Çözümü Sayfa 156, 157, 158 ve 159

REGÂİB KANDİLİ

Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Kandili’dir. Bu geceye melekler çok rağbet ettikleri için Regâib denilmiştir. Bu gece, Hazret-i Âmine Vâlidemiz’in âlemlere rahmet olarak gönderilen âhir zaman peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimize hamile olduğunu anladığı gecedir.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Receb-i şerîfin ilk cuma gecesinden gafil olmayınız. Çünkü bu geceye melekler, Regâib ismini vermiştir. Bu gecenin üçte biri olduğunda gökyüzünde ve yeryüzündeki meleklerin tamamı Kâbe-i Muazzama’da ve onun etrafında toplanır. Cenâb-ı Hak, hâllerine muttalî olur ve ‘Ey meleklerim! Benden dilediğinizi isteyiniz.’ buyurur. Onlar da ‘Ey Rabb’imiz! Receb ayında oruç tutanları bağışlamanı istiyoruz.’ derler. Allâhü Teâlâ ‘Bağışladım!’ buyurur.”

Bu gecenin feyiz ve bereketinden istifade etmek için uyanık olmalı, bu geceyi, ibadet ve tâatla ihyâ etmelidir.

EN ÇOK GIPTA EDİLEN MÜMİN

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “Ümmetimden en çok gıpta edilenler, dünyalığı az olan (mal ve çocuk sevgisi kendisini, Allâhü Teâlâ’ya ibadet etmekten alıkoymayan), çok namaz kılmakla beraber namazından haz alan, Rabb’ine karşı ibadetini güzelce yerine getiren, (insanlarla bir aradayken olduğu gibi) tek başına iken de Rabb’ine itaatte bulunan, insanlar arasında çok gözükmeyip meşhur olmayan, yaşamaya yetecek kadar rızkı olup buna sabreden mümindir.”

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), elini birkaç defa yere vurduktan sonra şöyle devam ettiler: “(Yine onlar) ölümü yakın (yani dünya meşguliyetleri ile alâkası az olduğundan ruhunu kolayca teslim eden), arkasından ağlayanı ve miras olarak bıraktığı malı az olanlardır.”

Bu hadîs-i şerîfi şerh eden âlimler şöyle demişlerdir: “Bu kimse, dünya meşguliyetleri ile alâkası az ve Mevlâ’sına kavuşma şevki çok olduğu için ruhunu kolay ve çabuk teslim eder. Hayatında iken sıkıntı ve meşakkat çekmediği gibi ölüm anında da sıkıntı çekmez. Nitekim diğer bir hadîs-i şerîfte, ‘Ölüm, mümin için bir hediyedir.’ buyurulmuştur.”

03 Şubat 2022
Fazilet Takvimi

Yamuk, İkizkenar ve Dik Yamuk

Yamuk Konu Anlatım Notları

Yamuk Konu Anlatım Videosu

İkizkenar Ve Dik Yamuk Konu Anlatım Notları

İkizkenar Ve Dik Yamuk Konu Anlatım Videosu

Geogebra Çizimleri

GeoGebra programı yardımıyla yamuğun alanını hesaplayabilirsiniz. Noktaların yerini değiştirerek farklı yamuklar elde edebilir, alanlarını öğrenebilirsiniz.

Yamuk konusundaki geogebra çizimine ulaşmak için tıklayınız.

İkizkenar Yamukta köşegenler dik olduğundaki geogebra çizimine ulaşmak için tıklayınız.

REGÂİB GECESİ VE YAPILACAK İBADETLER

Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Gecesi’dir. Bu geceyi, oruçlu olarak karşılamalıdır.

Regâib Gecesi’nde, akşam namazıyla yatsı namazı arasında 12 rekât Hâcet Namazı kılınır.

İki rekâtte bir selam verilerek kılınan bu namazda, Fâtiha-i şerîfeden sonra her rekâtte 3 İnnâ enzelnâhü… ile 12 İhlâs-ı şerîf okunur.

Namazdan sonra, 7 Salât-ı Ümmiyye okunup secdeye varılır. Salât-ı Ümmiyye şudur:

“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’n-Nebiyyi’l-Ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.”

Secdede 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.

Secdeden kalkıp bir defa: “Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta‘lem. İnneke ente’l-e‘azzü’l-ekram.” okunur.

Tekrar secdeye varılıp yine 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.

Secdeden sonra dua edilir. Duada, Hazret-i Allâh’a şu şekilde ilticâ etmelidir: “Allâhümme bârik lenâ Recebe ve Şa‘bâne ve belliğnâ Ramazân.”

Regâib Kandili’nin gündüzünde, yani cuma günü öğle ile ikindi arasında 2 rekâtte bir selâm verilerek 4 rekât teşekkür namazı kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 7 Âyetü’l-Kürsî, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur.

Namazdan sonra 25 defa “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîmi’l-kebîri’l-müteâl”, 25 defa “Estağfirullâhe’l-azîm ve etûbü ileyk” diyerek istiğfâr-ı şerîf okunur ve sonra da dua edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

SÜNNETE TÂBİ OLMAK, BİDATTEN KAÇINMAK

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri sünnet-i seniyyenin ehemmiyetine dair buyuruyor ki;

“Bu zamanda İslâm’a gariplik gelmiş,  Müslümanlar garip olmuşlardır. Zaman geçtikçe yeryüzünde, Allah diyen kimse kalmayıp, insanların şerlileri üzerine kıyamet kopuncaya kadar da Müslümanların gariplikleri artarak devam edecektir.

Saîd (dünya ve âhirette bahtiyar) kimse; unutulmuş olan sünnetlerden bir sünneti ihya eden ve bidatlerden bir bidati yok edendir. Peygamberimiz’den (s.a.v.) bu zamana kadar bin sene geçmiş olup bazı kıyamet alâmetleri görülmeye başlamıştır. Nübüvvet zamanından (Asr-ı Saâdet’ten) uzaklaşılması sebebiyle sünnetler gizlenmiş (unutulmuş), yalanın çoğalması sebebiyle de bidatler yayılmış olduğundan sünnete yardım etmeye ve bidatleri yok etmeye muktedir bir âlime ihtiyaç duyulmuştur.

Bidatleri yaymak dini tahrip ettiği gibi, bidat sahiplerine hürmet de İslâm dinini yıkmaya sebeptir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim bidat sahiplerine hürmet ederse, muhakkak İslâm’ın yıkılmasına yardım etmiş olur.” buyurmuşlardır. O hâlde bütün himmet ve gayreti sarf ederek sünnetlerden bir sünneti yayıp, bidatlerden bir bidati ortadan kaldırmak için çalışmak lâzımdır.

Her zaman, hususiyle de İslâm’ın zayıf duruma düştüğü şu zamanda İslâm’a uygun yaşamak, sünneti yaymaya ve bidatleri yok etmeye bağlıdır. Geçmiş bazı âlimler bir kısım bidatleri güzel gördüler. Lâkin bu fakir, bu meselede onlara muvâfakat etmemekte, hiçbir bidatte güzellik görmemekte ve bidatlerde zulmet ve küdûretten (bulanıklıktan) başka bir şey hissetmemektedir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.), “Her bidat dalâlettir; sapıklıktır.” buyurmaktadır. İslâm’ın bu gariplik ve zayıflıktan selamet bulmasını sünnetleri işlemeye; İslâm’ın garip ve zayıf kalmasını da -hangi bidat olursa olsun- bidatleri yapmaya bağlı görüyorum. Bidati, İslâm binasını yıkan bir balyoz; sünneti de dalâlet karanlıklarında yol gösterici parlak bir yıldız gibi görüyorum. Allâhü Teâlâ, zamanın âlimlerini hiçbir bidate güzel dememeye, yapılmasına ve işlenmesine fetva vermemeye muvaffak eylesin…” Amin. (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m. 23)

EHL-İ SÜNNETİN ŞİÂRINDANDIR

İmâm-ı Rabbânî Kuddise Sirruh Hazretleri bir mektubunda şöyle buyurmuştur:

“İşittiğimize göre bu beldenin hatîbi, kurban bayramı hutbesinde Hulefâ-yı Râşidîn (Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali radıyallâhü anhüm) Efendilerimizin mübarek isimlerini zikretmeyi terk etmiş. Yine işittik ki orada hazır bulunan cemaat, kendisine itiraz edince hatasını kabul etmemiş ve unutmasından ve günah işlemesinden dolayı mazeret de beyan etmemiş. Bilakis onlara isyan ve inat ile karşılık vermiş. Hattâ demiş ki: ‘Hulefâ-yı Râşidîn’in isimleri zikredilmese ne lazım gelir ki?’

Yine işittik ki, bu beldenin ahalisi ve ileri gelenleri, bu hususta gevşek davranmışlar. Bu insafsız ve edepsiz hatîbe, şiddetli ve sert şekilde karşılık vermemişler. Bir kere değil binlerce kere âh olsun.

Hulefâ-yı Râşidîn’in isimlerini zikretmek, her ne kadar hutbenin şartlarından değilse de Ehl-i Sünnet ve Cemâat’in alâmet ve şiârındandır. Hazret-i Allah, Ehl-i Sünnet ve Cemâat erbabının gayretlerini kabul buyursun. Bu hususu bilerek ve inatla terk eden kimsenin kalbinde muhakkak bir hastalık vardır…” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m. 15)