Matematik Nedir?

Matematik nedir konulu 5 adet youtube videosu:

Matematik günlük hayatta ne işe yarar? sorusuna cevap ararken bile bir matematik muhakeme sistemi kullanılıyor. Matematikten yararlanılıyor, size yol gösteriyor. Kontrollü şartlar altında düşünmeyi, problem çözmeyi, eldeki sorunlara farklı açılardan bakmayı öğretiyor. Zor soruları parçalara bölüp onları tek tek çözerek, karşılaştığınız daha zorlu ve daha karmaşık sorunları veya problemleri çözebilme yeteneği kazandırıyor.
Doğru zamanda doğru yerde olmak.
Öncelikle temellerinizi sağlamlaştırmak için uğraşın.
Kendinize makul, erişilebilir ve net hedefler koyun ve o hedeflere ulaşmaya çalışın.

Lise Öğrencileri İçin Okumanın Önemi

Merhaba lise öğrencileri! Hepinize bu yazıda okumanın ne kadar önemli olduğundan bahsetmek istiyorum. Biliyorum, sınavlar, ödevler derken bazen kitap okumak için zaman ayırmak zor olabiliyor. Ama size şunu söylemek isterim: Okumanın size sağlayacağı faydalar, harcayacağınız sürenin çok ötesinde.

Neden mi?

  • Okumanın beyninizi çalıştırdığını ve hafızanızı güçlendirdiğini biliyor muydunuz? Farklı türlerde kitaplar okuyarak beyninizin farklı bölgelerini çalıştırabilir, yeni kelimeler ve bilgiler öğrenebilirsiniz. Bu da sınavlarda daha başarılı olmanıza ve derslerde daha iyi konsantre olmanıza yardımcı olacaktır.
  • Okumanın hayal gücünüzü geliştirdiğini ve yaratıcı düşünmenize yardımcı olduğunu da biliyor muydunuz? Romanlar, hikayeler ve masallar okuyarak farklı dünyalara seyahat edebilir, yeni karakterler ve fikirlerle tanışabilirsiniz. Bu da size farklı bakış açıları kazandıracak ve problem çözme becerilerinizi geliştirecektir.
  • Okumanın empati yeteneğinizi geliştirdiğini ve insanları daha iyi anlamanıza yardımcı olduğunu da biliyor muydunuz? Biyografiler, anılar ve denemeler okuyarak farklı insanların hayatlarını ve bakış açılarını öğrenebilirsiniz. Bu da size daha toleranslı ve anlayışlı bir insan olmanızı sağlayacaktır.
  • Okumanın kelime dağarcığınızı geliştirdiğini ve daha iyi iletişim kurmanızı sağladığını da biliyor muydunuz? Farklı türlerde kitaplar okuyarak yeni kelimeler ve dil bilgisi kuralları öğrenebilirsiniz. Bu da size daha akıcı ve etkili bir şekilde iletişim kurmanıza yardımcı olacaktır.
  • Okumanın stresi azalttığını ve zihninizi rahatlattığını da biliyor muydunuz? Bir kitapla baş başa kaldığınızda günlük hayatın stresinden uzaklaşabilir ve kendinizi dinlenmiş hissedebilirsiniz.

Peki, ne tür kitaplar okumalısınız?

Bu tamamen sizin ilgi alanlarınıza bağlı. Bilim kurgu, fantastik, tarih, roman, şiir, deneme… Her türden kitap size farklı bilgiler ve deneyimler sunabilir. Önemli olan, okuduğunuz kitaplardan keyif almanız ve size bir şeyler katmasıdır.

Okumanıza nereden başlayabilirsiniz?

  • Kütüphaneleri ziyaret edin. Çoğu şehirde ve ilçede halka açık kütüphaneler bulunur. Kütüphanelerde her türden kitap bulabilirsiniz.
  • Kitapçılara göz atın. Kitapçılar, yeni çıkan kitaplar ve popüler kitaplar hakkında bilgi edinmek için güzel bir yerdir.
  • Arkadaşlarınızdan ve ailenizden kitap önerisi isteyin. Belki de onlar sizin ilginizi çekebilecek kitaplar bilirler.
  • İnternette kitap yorumlarını okuyun. Bir kitap hakkında bilgi edinmek için internette yorumları okuyabilirsiniz.

Unutmayın, okumak bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığı ne kadar erken edinirseniz, o kadar çok faydasını görürsünüz. Haydi, hemen bir kitap alın ve okumaya başlayın!

Okumanın keyfini çıkarın!

REGÂİB KANDİLİ

Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Kandili’dir. Bu geceye melekler çok rağbet ettikleri için Regâib denilmiştir. Bu gece, Hazret-i Âmine Vâlidemiz’in âlemlere rahmet olarak gönderilen âhir zaman peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimize hamile olduğunu anladığı gecedir.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Receb-i şerîfin ilk cuma gecesinden gafil olmayınız. Çünkü bu geceye melekler, Regâib ismini vermiştir. Bu gecenin üçte biri olduğunda gökyüzünde ve yeryüzündeki meleklerin tamamı Kâbe-i Muazzama’da ve onun etrafında toplanır. Cenâb-ı Hak, hâllerine muttalî olur ve ‘Ey meleklerim! Benden dilediğinizi isteyiniz.’ buyurur. Onlar da ‘Ey Rabb’imiz! Receb ayında oruç tutanları bağışlamanı istiyoruz.’ derler. Allâhü Teâlâ ‘Bağışladım!’ buyurur.”

Bu gecenin feyiz ve bereketinden istifade etmek için uyanık olmalı, bu geceyi, ibadet ve tâatla ihyâ etmelidir.

EN ÇOK GIPTA EDİLEN MÜMİN

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “Ümmetimden en çok gıpta edilenler, dünyalığı az olan (mal ve çocuk sevgisi kendisini, Allâhü Teâlâ’ya ibadet etmekten alıkoymayan), çok namaz kılmakla beraber namazından haz alan, Rabb’ine karşı ibadetini güzelce yerine getiren, (insanlarla bir aradayken olduğu gibi) tek başına iken de Rabb’ine itaatte bulunan, insanlar arasında çok gözükmeyip meşhur olmayan, yaşamaya yetecek kadar rızkı olup buna sabreden mümindir.”

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), elini birkaç defa yere vurduktan sonra şöyle devam ettiler: “(Yine onlar) ölümü yakın (yani dünya meşguliyetleri ile alâkası az olduğundan ruhunu kolayca teslim eden), arkasından ağlayanı ve miras olarak bıraktığı malı az olanlardır.”

Bu hadîs-i şerîfi şerh eden âlimler şöyle demişlerdir: “Bu kimse, dünya meşguliyetleri ile alâkası az ve Mevlâ’sına kavuşma şevki çok olduğu için ruhunu kolay ve çabuk teslim eder. Hayatında iken sıkıntı ve meşakkat çekmediği gibi ölüm anında da sıkıntı çekmez. Nitekim diğer bir hadîs-i şerîfte, ‘Ölüm, mümin için bir hediyedir.’ buyurulmuştur.”

03 Şubat 2022
Fazilet Takvimi

REGÂİB GECESİ VE YAPILACAK İBADETLER

Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Gecesi’dir. Bu geceyi, oruçlu olarak karşılamalıdır.

Regâib Gecesi’nde, akşam namazıyla yatsı namazı arasında 12 rekât Hâcet Namazı kılınır.

İki rekâtte bir selam verilerek kılınan bu namazda, Fâtiha-i şerîfeden sonra her rekâtte 3 İnnâ enzelnâhü… ile 12 İhlâs-ı şerîf okunur.

Namazdan sonra, 7 Salât-ı Ümmiyye okunup secdeye varılır. Salât-ı Ümmiyye şudur:

“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’n-Nebiyyi’l-Ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.”

Secdede 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.

Secdeden kalkıp bir defa: “Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta‘lem. İnneke ente’l-e‘azzü’l-ekram.” okunur.

Tekrar secdeye varılıp yine 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.

Secdeden sonra dua edilir. Duada, Hazret-i Allâh’a şu şekilde ilticâ etmelidir: “Allâhümme bârik lenâ Recebe ve Şa‘bâne ve belliğnâ Ramazân.”

Regâib Kandili’nin gündüzünde, yani cuma günü öğle ile ikindi arasında 2 rekâtte bir selâm verilerek 4 rekât teşekkür namazı kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 7 Âyetü’l-Kürsî, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur.

Namazdan sonra 25 defa “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîmi’l-kebîri’l-müteâl”, 25 defa “Estağfirullâhe’l-azîm ve etûbü ileyk” diyerek istiğfâr-ı şerîf okunur ve sonra da dua edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

SÜNNETE TÂBİ OLMAK, BİDATTEN KAÇINMAK

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri sünnet-i seniyyenin ehemmiyetine dair buyuruyor ki;

“Bu zamanda İslâm’a gariplik gelmiş,  Müslümanlar garip olmuşlardır. Zaman geçtikçe yeryüzünde, Allah diyen kimse kalmayıp, insanların şerlileri üzerine kıyamet kopuncaya kadar da Müslümanların gariplikleri artarak devam edecektir.

Saîd (dünya ve âhirette bahtiyar) kimse; unutulmuş olan sünnetlerden bir sünneti ihya eden ve bidatlerden bir bidati yok edendir. Peygamberimiz’den (s.a.v.) bu zamana kadar bin sene geçmiş olup bazı kıyamet alâmetleri görülmeye başlamıştır. Nübüvvet zamanından (Asr-ı Saâdet’ten) uzaklaşılması sebebiyle sünnetler gizlenmiş (unutulmuş), yalanın çoğalması sebebiyle de bidatler yayılmış olduğundan sünnete yardım etmeye ve bidatleri yok etmeye muktedir bir âlime ihtiyaç duyulmuştur.

Bidatleri yaymak dini tahrip ettiği gibi, bidat sahiplerine hürmet de İslâm dinini yıkmaya sebeptir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim bidat sahiplerine hürmet ederse, muhakkak İslâm’ın yıkılmasına yardım etmiş olur.” buyurmuşlardır. O hâlde bütün himmet ve gayreti sarf ederek sünnetlerden bir sünneti yayıp, bidatlerden bir bidati ortadan kaldırmak için çalışmak lâzımdır.

Her zaman, hususiyle de İslâm’ın zayıf duruma düştüğü şu zamanda İslâm’a uygun yaşamak, sünneti yaymaya ve bidatleri yok etmeye bağlıdır. Geçmiş bazı âlimler bir kısım bidatleri güzel gördüler. Lâkin bu fakir, bu meselede onlara muvâfakat etmemekte, hiçbir bidatte güzellik görmemekte ve bidatlerde zulmet ve küdûretten (bulanıklıktan) başka bir şey hissetmemektedir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.), “Her bidat dalâlettir; sapıklıktır.” buyurmaktadır. İslâm’ın bu gariplik ve zayıflıktan selamet bulmasını sünnetleri işlemeye; İslâm’ın garip ve zayıf kalmasını da -hangi bidat olursa olsun- bidatleri yapmaya bağlı görüyorum. Bidati, İslâm binasını yıkan bir balyoz; sünneti de dalâlet karanlıklarında yol gösterici parlak bir yıldız gibi görüyorum. Allâhü Teâlâ, zamanın âlimlerini hiçbir bidate güzel dememeye, yapılmasına ve işlenmesine fetva vermemeye muvaffak eylesin…” Amin. (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m. 23)

EHL-İ SÜNNETİN ŞİÂRINDANDIR

İmâm-ı Rabbânî Kuddise Sirruh Hazretleri bir mektubunda şöyle buyurmuştur:

“İşittiğimize göre bu beldenin hatîbi, kurban bayramı hutbesinde Hulefâ-yı Râşidîn (Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali radıyallâhü anhüm) Efendilerimizin mübarek isimlerini zikretmeyi terk etmiş. Yine işittik ki orada hazır bulunan cemaat, kendisine itiraz edince hatasını kabul etmemiş ve unutmasından ve günah işlemesinden dolayı mazeret de beyan etmemiş. Bilakis onlara isyan ve inat ile karşılık vermiş. Hattâ demiş ki: ‘Hulefâ-yı Râşidîn’in isimleri zikredilmese ne lazım gelir ki?’

Yine işittik ki, bu beldenin ahalisi ve ileri gelenleri, bu hususta gevşek davranmışlar. Bu insafsız ve edepsiz hatîbe, şiddetli ve sert şekilde karşılık vermemişler. Bir kere değil binlerce kere âh olsun.

Hulefâ-yı Râşidîn’in isimlerini zikretmek, her ne kadar hutbenin şartlarından değilse de Ehl-i Sünnet ve Cemâat’in alâmet ve şiârındandır. Hazret-i Allah, Ehl-i Sünnet ve Cemâat erbabının gayretlerini kabul buyursun. Bu hususu bilerek ve inatla terk eden kimsenin kalbinde muhakkak bir hastalık vardır…” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m. 15)

KÜRZ BİN VEBRE HAZRETLERİNİN ÜZÜNTÜSÜ

Tâbiîn’den Kürz bin Vebre Hazretlerini ağlarken gören bir kişi ona:

“Yakınlarından birisi hakkında kötü bir haber mi aldın?” dedi.

“Hayır, ondan daha fenâ?” diye cevap verdi.

“Bir yerin mi ağrıyor?” dedi.

O yine “Hayır, daha fenâ!” dedi.

“O hâlde nedir derdin?” deyince “Üzerime hayır ve feyiz kapıları kapandı, perdeler indirildi. İşte buna üzülüyorum. Çünkü dün gece husûsî virdimi okuyamadım. Buna sebep ise mutlaka işlediğim bir günahtır. Zira hayır hayrı, şer ise şerri ve zararı davet eder.” dedi.